Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, “Türkiye’nin Suriye’de bir tahlil perspektifi bulunmuyor. Tek maksadı Kürt zıtlığı ve Kürtlerin statüsüz bırakılmasıdır” dedi. Mardin’in Derik ilçesinde 20 Ağustos’ta 20 kişinin öldüğü kazaya getirilen yayın yasağının İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından TIR’ların ilişkin olduğunu tez ettiği Cengiz Holding’i korumak için alındığını öne süren Günay, “Yani AKP iktidarı kendi hata içişleri bakanını gönderdiği her yerde bir şeyler gizlenir, gerçeğin üzeri örtülür” açıklamasını yaptı.
HDP Sözcüsü Günay, Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) Diyarbakır’daki Genel Merkez İstişare Ofisi’nde düzenlediği basın toplantısında gündeme ait açıklamalarda bulundu.
“Derik’teki kazanın sebebi Cengiz Holding’dir, AKP iktidarının kendisidir”
Günay, Mardin Derik’te 20 kişinin öldüğü 26 kişinin de yaralandığı kaza ait şöyle konuştu:
“AKP iktidarı kendi cürüm içişleri bakanını gönderdiği her yerde bir şeyler gizlenir, gerçeğin üzeri örtülür”
Derik’teki kazaya getirilen yayın yasağı kararını eleştiren Günay, “Bu yayın yasağı Cengiz Holding’i ve yandaşını müdafaaya yönelik bir yayın yasağı. Zira ihmaller silsilesinin ortaya çıkmasını engellemek istediler ve iktidar, iktidar yandaşları bundan rahatsız oldular. Bir suçluluk psikolojisiyle cürüm işleri bakanını olay yerine göndererek her zamanki üzere hakikatlerin üzerini örtmeye çalıştılar. Yani AKP iktidarı kendi kabahat içişleri bakanını gönderdiği her yerde bir şeyler gizlenir, gerçeğin üzeri örtülür. Ancak ne Derik halkı ne de bizler asla hakikatin üzerinin örtülmesine müsaade vermeyeceğiz. Bu katliamın gerçek failleri hesap verene kadar uğraş etmeye, onlarla birlikte uğraş etmeye ve acılarını paylaşmaya devam ediyoruz. Bir kere daha hayatını kaybedenlerin yakınlarına ve halkımıza başsağlığı diliyorum ve yaralılara acil şifalar diliyorum. Onlarla dayanışmamız elbette devam edecektir. Nasıl ki kaza anında yan yanaydık ve acılarını paylaştık, bundan sonra da gerçeklerin ortaya çıkması için gayret edeceğiz. Gerçeklerin üzeri ne kadar örtülmeye çalışılsa da her hakikat açığa çıkar, toplumu aydınlatır. Hele hele uğraş ve bir toplumun kararlılığı ile bu süreç hızlanır” diye konuştu.
“Hamasetten beslenen iktidar, Türkiye’yi milyonlarca mülteci ile karşı karşıya bıraktı”
Günay, Türkiye’nin son periyottaki Suriye siyasetiyle ilgili şöyle konuştu:
“Yani Saray’dan çekilen “Esad’ı devirmek” isimli korku/macera sinemasının finali absürt bir güldürüye dönüşmüştür artık. Şam Emevi Camii’nde namaz kılma vaadiyle başlayan süreçte sistem muhalefetini de gerisine alarak bilhassa her seçim öncesindeki operasyonlarıyla gösteri ve hamasetten beslenen iktidar, bugün itibariyle Türkiye’yi milyonlarca mülteci ile karşı karşıya bırakmıştır.
Bu maceraperestliğin ve ihvan rejimini Suriye’de hakim kılma teşebbüslerinin bedelini milyonlar çok ağır ödedi ve hala de ödüyor. Lakin Saray rejimi, geniş bir Ortadoğu coğrafyasını etkileyen bu yıkımdan ders almamış olacak ki, Esad’la diyalogun tekrar Kürtsüzlük temelinde gerçekleşebileceğine ait tahlilsiz bir siyasette ısrar ediyor. Saray rejimi, evvel IŞİD eliyle yapamadığı, daha sonra şahsen kendisi Suriye topraklarına girerek gerçekleştirmek istediği Kürtleri tasfiye operasyonunu bu kere diyalog ve müzakere ismi altında Esad rejimi ile ortaklaşarak ya da Esad’a devrederek gerçekleştirmenin yollarını arıyor.
“Hedef Kürtleri statüsüz bırakmak”
Türkiye’nin Suriye’de bir tahlil perspektifi bulunmuyor. Tek amacı Kürt tersliği ve Kürtlerin statüsüz bırakılmasıdır. İşgal ettiği, kendine bağlı güçleri yerleştirdiği tüm alanlardan çekilmesinin kuralı olarak ön plana çıkaracağı temel şey Kürtlerin sahip olduğu hakların geri alınmasıdır. Bu da bir tahlil siyaseti değil, pazarlık ve şantaj siyasetidir. Bir kez rejim açısından Türkiye, Suriye’nin birçok bölgesinde işgal gücü bulunduran bir ülke. Hatta Suriye rejimine nazaran Türkiye’nin desteklediği tüm silahlı kümeler terörist. Buna karşın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu kalkmış bulundukları bölgelerden çekilip çekilmeyeceklerini açıklamadan, bu mevzuda bir değerlendirmede bulunmadan kendince muhalefet olarak gördüğü, lakin denetim ettikleri yerlerde birçok insanlık cürmünü işlemiş bu kümeleri Şam idaresiyle barıştırmaktan kelam ediyor. “