MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli, “Türkiye’nin Birinci Yerli Uçak Gemisi Hizmet Alımıyla” ilgili yaptığı yazılı açıklamada, 14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine yönelik iletiler verdi. Bahçeli, birtakım partilerin varlığını demokrasiye ‘kanıt’ olarak gösterdi.
Bahçeli, “14 Mayıs’ta ya Türkiye sevdası diyeceğiz ya da Türkiye’nin geleceğine meyyit toprağı serpmek için sıraya girenlere göz yumacağız. 14 Mayıs’ta ya ulusal ve manevi bedeller ortak paydasında buluşacağız ya da istiklalimizin buhrana düşmesine mahkum olacağız. 14 Mayıs seçimleri dikkate alındığında, birinci beş yılı muazzam kazanımlarla geçen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, ikinci beş yıllık periyoda de mührünü vurmalıdır. Eser ve hizmet kervanı yarı yolda kalmamalıdır. Türkiye bir yol kazasına uğramamalıdır” dedi.
Bahçeli, amaç gösterdiği partilerle ilgili şu tabirleri kullandı:
“Özellikle demokrasi ve özgürlükler ekseninde ülkemize devamlı iftira atanların, utanmadan kara çalanların, edepsizce suizanda bulunanların, YSK tarafından kurayla belirlenen oy pusulasındaki ittifak ve partilerin dizilimine dikkatle bakmaları samimi tavsiyemizdir. Demokrasinin olmadığı bir ülkede, gayri legal Türkiye Komünist Partisi’nin yahut Halkın Kurtuluş Partisi’nin seçimlerde uzunluk göstermesi akıl dışılıktır. Özgürlüklerin olmadığı bir ülkede, Türkiye Komünist Hareketi’nin varlığından bahsetmek hastalık ölçüsünde saflıktır. HDP’nin kayyumu olan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisiyle, Sol Parti’nin ve Türkiye Emekçi Partisi’nin ahlaksızca propagandası yapılan kelamda diktatörlük ve tek adam rejiminde seçimlere katılabilmesi olacak şey değildir. Sosyalist Güç Birliği İttifakı ile Emek Özgürlük İttifakı Zillet İttifakı’nın potansiyel ortakları, birinci dereceden siyasi hısımlarıdır. Bunların alayı birden Türkiye’nin karşısında mevzilenmişler, yıkım ve yozlaşmanın egemenliği için harekete geçmişlerdir. Zillet koalisyonunun en önemli karın ağrısı da savunma sanayindeki kesintisiz elde edilen mükemmel kazanımlardır. Ne memnun bizlere ki, Türkiye’nin birinci yerli ve ulusal uçak gemisi hizmete girmiştir.”
Bahçeli’nin yazılı açıklaması şöyle:
Hiç kuşku yoktur ki, Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümü Türkiye’nin atağa kalkışına, geleceği kucaklayarak güçlü atılımlar yapmasına sahne olacaktır.
10 Nisan 2023 tarihinde İstanbul Tuzla’da birinci yerli ve ulusal uçak gemimiz olan TCG Anadolu’nun hizmete alınması ve 3 adet MİGREM Firkateynleri Saç Kesme Merasimi istikbale daha umutlu bakmamamızın temel desteklerinden yalnızca bir kısmıdır.
Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte şahit olduğumuz görünüm gerçekten tarihi bir gelişme, makûs talihin bilakis döndüğünü gösteren kararlı ve sevindirici bir ilerleyiştir.
Ülkemiz her alanda gözlemlenen diriliş ataklarıyla, her tabanda parlayan yükseliş dinamizmiyle ve süreklilik içeren kalkınma azmiyle hepimizin göğsünü kabartmakta, ulusal gururu okşamaktadır.
Pek çok engellemeye karşın, Türk ve Türkiye Yüzyılı Vizyonunun harcı şevkle karılmakta, önümüzdeki yüzyılın temelleri canla başla kazılmaktadır.
Nitekim yüzyıllara sari prangalar peş peşe kırılmaktadır.
Ayak bağı olarak değerlendirilebilecek kronik sorun başlıkları teker teker çözülmektedir.
Türkiye’miz uzun bir müddettir mucizevi bir gelişme ve serpilme güzergahındadır.
Vatan ve millet sevgisiyle kalbi çarpan her vatandaşımız bu tablodan elbette övünmekte ve bahtiyarlık duymaktadır.
6 Şubat 2023 tarihli Pazarcık ve Elbistan merkezli ikiz zelzeleler ile Adıyaman ve Şanlıurfa’da yaşanan sel afetleri yüreğimize ateş düşürmüş olsa da, yaralarımız elbirliğiyle sarılmakta, acılarımız paylaşılarak azaltılmaktadır.
Bu vesileyle sarsıntı ve su taşkınlarında hayatlarını kaybeden bütün kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, yaralılara da şifalar diliyorum.
Yedi yılda Dünya’nın birinci SİHA gemisi inşa edilmiş, en ağır ve en büyük helikopterlerin iniş kalkışının yapılabileceği “TCG Anadolu” Türkiye’mizin prestij ve iftihar yapıtı olarak denize indirilmiş, seyrüsefere hazır hale getirilmiştir.
Ülkemiz kendi gemisini tasarlayan, geliştiren, çağın teknolojik imkanlarını kullanabilen doruktaki birinci 10 ülkeden birisi haline terfi etmiştir.
Bu sene içinde denizde ikmal ve muharebe takviye gemimiz olan Derya ile Piri Reis denizaltımız, ayrıyeten istif sınıfı birinci firkateynimiz İstanbul hizmete alınacaktır.
Lider Ülke Türkiye’nin taşları kararlılıkla döşenmektedir.
Yeni yüzyılın prensip ve temelleri; kurum ve kuralları; siyasi ve stratejik parametreleri dirayetli bir mizaca refakat eden çalışkan, cesaretli, çevik ve çelik bir iradeyle belirlenip billurlaşmaktadır.
Felaketler ne seviyede olursa olsun yılgınlığa düşülmeyecektir.
En kesif hücumlar, en şedit suikastlar karşısında geri adım atılmayacak, atalet ve acziyet gösterilmeyecektir.
Kurulan tuzaklara, oynanan oyunlara, yazılan karanlık senaryolara, habis bir ur üzere yayılma emaresi gösteren, tıpkı halde iç barış ve huzur ortamımızı bozmayı hedefleyen şirret kampanyalara teslim olunmayacak, taviz verilmeyecek, elbette tarihin gerisine düşülmeyecektir.
“Her şeyden Evvel Türkiye” ruhu, fedakarlık kültürünün kılavuzluğunda hakim ve havi olacaktır.
Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızda dolaşan kandır.
Milli birlik ve beraberlik şuuruyla bin bir direniş sergilenecektir.
Eline vurulup ekmeği alınan bir Türkiye artık yoktur.
Başkalarının kelamına bakan bir Türkiye’den iz kalmamıştır.
Güç blokları ortasında sıkışan, global cepheleşmenin tam ortasında dayatmalara maruz kalan, kuzuların sessizliği içinde hadiselerin akışını edilgen halde seyreden bir Türkiye mazi kayıtlarına geçmiştir.
Asırlardır dünyaya hakim olan medeniyetler ve milletler gayretinde pasif bir öge olmayı reddedip ben de varım diyen; halini, usulünü, duruşunu, görüşünü, egemenlik çıkarlarını, özgül tartısını, öz bedellerini, ulusal ve tarihi müktesebatını kararlılıkla savunan, gerekirse de gözünü koldan budaktan esirgemeyen bir Türkiye gerçeği geldiğimiz bu evrede hepimizin medarı iftiharıdır.
Tehditlerin yoğunluğu fazla olsa da, etrafımızda sürdürülebilir bir barış jenerasyonunun tesis ve tezahür etmesi vazgeçilmez bir maksattır.
Barış, huzur, güvenlik dinamikleri her şeyden önce siyasi, askeri, diplomasi alanlarındaki ulusal caydırıcılık vasfına bağlıdır.
Ülkemiz güçlü olduğu surece mazlumlar inançtadır.
Ülkemiz muktedir olduğu sürece zulüm bekçilerinin nefesi duyulmayacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin siyasi anlayışına nazaran, zalime hasım, mazluma dost olan Türk milletine mensubiyet onurların en büyüğüdür.
Türkiye geçmişinden ilhamını alarak istikbalin yol haritasını çizmektedir.
Bu yol haritası bizi Türk ve Türkiye Yüzyılı’na taşıyacaktır.
Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümü de önümüzdeki yeni yüzyılın anahtarıdır.
Bu anahtarın kilitli kapıları açabilmesi için 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimleri’nde cumhurun lehine müstesna ve mutlak bir muvaffakiyetin tecelli etmesi yegane dilek ve hedefimizdir.
Aziz milletimiz kimin ne yaptığını, hangi kirli ittifakların kurulduğunu, kimin kimlerle yol yürüdüğünü ferasetiyle görmekte ve bilmektedir.
Türkiye düşmanlarına selam duranlar, kucak açanlar, yeşil ışık yakanlar muhakkaktır ve bilinmektedir.
Küresel emperyalizmin kiralık tetikçisi bölücü terör örgütünün yanı sıra; cürüm, cinayet ve casus şebekesi olan Pensilvanyalı hainlerle ağız birliği, emel birliği, aksiyon birliği, amaç birliği içinde olan zillet partileri ayan beyan ortadadır.
14 Mayıs’ta ya Türkiye sevdası diyeceğiz, ya da Türkiye’nin geleceğine meyyit toprağı serpmek için sıraya girenlere göz yumacağız.
14 Mayıs’ta ya ulusal ve manevi bedeller ortak paydasında buluşacağız ya da istiklalimizin buhrana düşmesine mahkum olacağız.
İstikbale, istiklalini ve istikrarını koruyarak ulaşmak isteyen bir Türkiye’nin dünya devler liginde üst sıralara oynaması, bununla mündemiç başkan ülke mertebesine çıkması için tek deva Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır, tek tahlil de bir ahlak ve fedakarlık timsali olan Cumhur İttifakı’dır.
Karar ve seçim büyük Türk milletinindir.
14 Mayıs seçimleri dikkate alındığında, birinci beş yılı muazzam kazanımlarla geçen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, ikinci beş yıllık periyoda de mührünü vurmalıdır.
Eser ve hizmet kervanı yarı yolda kalmamalıdır.
Türkiye bir yol kazasına uğramamalıdır.
Özellikle demokrasi ve özgürlükler ekseninde ülkemize devamlı iftira atanların, utanmadan kara çalanların, edepsizce suizanda bulunanların, YSK tarafından kurayla belirlenen oy pusulasındaki ittifak ve partilerin dizilimine dikkatle bakmaları samimi tavsiyemizdir.
Demokrasinin olmadığı bir ülkede, gayri legal Türkiye Komünist Partisi’nin yahut Halkın Kurtuluş Partisi’nin seçimlerde uzunluk göstermesi akıl dışılıktır.
Özgürlüklerin olmadığı bir ülkede, Türkiye Komünist Hareketi’nin varlığından bahsetmek hastalık ölçüsünde saflıktır.
HDP’nin kayyumu olan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisiyle, Sol Parti’nin ve Türkiye Personel Partisi’nin ahlaksızca propagandası yapılan kelamda diktatörlük ve tek adam rejiminde seçimlere katılabilmesi olacak şey değildir.
Sosyalist Güç Birliği İttifakı ile Emek Özgürlük İttifakı Zillet İttifakı’nın potansiyel ortakları, birinci dereceden siyasi hısımlarıdır.
Bunların alayı birden Türkiye’nin karşısında mevzilenmişler, yıkım ve yozlaşmanın egemenliği için harekete geçmişlerdir.
Zillet koalisyonunun en önemli karın ağrısı da savunma sanayindeki kesintisiz elde edilen mükemmel kazanımlardır.
Ne keyifli bizlere ki, Türkiye’nin birinci yerli ve ulusal uçak gemisi hizmete girmiştir.
TCG Anadolu imrenilmesi gereken bir teknolojik sıçramanın mahsulü, inancın, argümanlı olmanın ve ilhamını ceddinden alan bir siyasi kavrayışın hayranlık uyandıran icraatıdır.
Merhum Şakir Zümre’nin uçak bombası yapılan fabrikasını bin bir ayak oyunuyla sabote edip soba borusu üretimine dönüştürüldüğü sancılı devirler ahlaki ve vicdani hassaslığa sahip herkesin bildiği acıklı bir gerçektir.
İlk sivil ve askeri uçağı yapan, birinci özel havayolu şirketini kuran, birebir vakitte birinci düşman uçağını düşüren merhum Vecihi Hürkuş’un karşısına dikilen çetin maniler hala ulusal hafızalardadır.
İstanbul’daki fabrikalarında yapılan birinci yerli Türk uçağıyla 1941 yılının Ağustos ayında doğduğu yer olan Sivas Devriğe gidip gelen merhum Nuri Demirağ’ın önünün nasıl kesildiği de maşeri vicdanda mahfuzdur.
Ülkemiz on yıllarca diğerlerinin eline bakmıştır.
On yıllar boyunca makus niyetli ülkelerin kullanıp hurdaya çıkardığı silahları kullanmak adeta bir baht olmuştur.
Öyle vakitler görülmüştür ki, Türk askerinin eline tutuşturulan piyade tüfekleri ateş bile almamıştır.
Maksatlı ve marazi silah ambargolarıyla askeri hareket kabiliyetimiz budanmak, operasyonel gücümüz baskılanmak istenmiştir.
İhtiyaç duyduğumuz insansız hava araçları, hava savunma füzeleri, F-16’ların modernizasyonuyla ilgili haklı talepler, parasını ödediğimiz F-15 savaş uçakları Türkiye’den esirgenmiştir.
Allah’a şükürler olsun ki, Türkiye kendi söküğünü dikecek, kendi eksiğini kapatacak, kendi gereksinimini temin edecek bir etaba sabır, sebat, akıl, gönül ve emek seferberliğiyle ulaşmıştır.
Daralan kuşatma sonunda yarılmıştır.
Hükümetin sağlam duruşu, Türk mühendisinin bilgi ve görgüsüyle aşı tutmuş, mayası gelen ekmek tekneden taşmıştır.
Savunma endüstrinde ulusallık oranı yüzde 80’lere kadar çıkmıştır.
Büyük Hünkarımız Fatih Sultan Mehmet Han’ın vaktinde kurulan Tophane-i Amire’den bugüne kadar köprülerin altından çok sular akmıştır.
Türkiye kendi silahını yapan, hatta bunu ihraç eden dünya üzerinde sayılı ülkelerden birisi olarak öne çıkmıştır.
Bazılarının derdi, telaşı, hatta çıldırması bu yüzdendir.
Türk savunma sanayii 5 milyar dolara yaklaşan ihracat fiyatı ve 75 milyar dolara ulaşan proje hacmiyle dostları sevindirip düşmanları çatlatmaktadır.
İnanıyorum ki, savunma ve silah endüstrinde mukayeseli üstünlüğe sahip olacağımız günler çok yakındır, Cumhur İttifakı bunun kefili, Türkiye Yüzyılı da muştusudur.
Atak helikopteri, ulusal tank projesi, ulusal uçak projesi, akıllı mühimmatlar, fırtına obüsleri, Hürkuş, Hürjet uçakları, pek çok füze projesi hayalden gerçeğe dönüşün mükâfatıdır.
İHA ve SİHA üretiminde dünyada birinci üç sırada bulunmamızdan vicdan ve izan sahibi her insanımız şaddır.
18 Mart’ta hangardan çıkarılan ulusal insansız savaş uçağı Kızılelma savunma sanayindeki şimdi ismi konulmamış yeni bir çağın habercisidir.
Sanayi alt yapımız günden güne derinleşip çeşitlenmektedir.
Türkiye inanılmaz bir gayret sonucunda bir sanayi üssü haline gelmiştir.
Milli savunma sanayindeki büyüme süreklilik arz etmektedir.
Yerli ve ulusal imkanlarla üretilen yüksek çözünürlüklü birinci müşahede uydumuz İMECE 11 Nisan’da uzaydaki yörüngesine fırlatılmıştır.
Böylesi bir Türkiye’nin tabana çekilmesine çanak tutanlar felaketin lekeli yüzleridir.
Böylesi bir Türkiye’nin ulusal silah sanayindeki yükselişinden ürküp meczuba dönenler, mesela BAYKAR şirketimizle düşmanca uğraşanlar mutlaka ihanet içindedir.
Türk milleti yıkımsever zillete müsaade vermez, vermeyecektir.
Türk milleti bozgunda siyasi zafer düşü gören zillete asla müsaade etmez, etmeyecektir.
Türkiye’nin birinci yerli ve ulusal uçak gemisi olan “Çok Gayeli Amfibi Atak Gemisi TCG Anadolu’nun” hizmete alınması da tabir yerindeyse çılgın Türklerin tarihi bir başarısıdır.
Artık, bizim de denizlerde yüzecek bir uçak gemimiz vardır.
Bizim de okyanuslarda Türk milletinin iletilerini paylaşacak, haklarını savunacak bir gücümüz olacaktır.
Mavi vatanda boşuna hesap yapanlar unutmasınlar ki, fıtrat değişmemiş ve birebirdir, çünkü bu kan yeniden o kandır.
Hakkımızdan vazgeçmeyiz, zira hakkımız onurumuzdur.
Akdeniz’i Türk gölü yapan Barbaros Hayrettin Paşa’nın emanetleri daha da ileriye taşınacaktır.
Düşman gemilerini parmağıyla işaret edip alayını birden denizin tabanına yollayan Turgut Reis’in anıları daima birlikte dorukların doruğuna çıkarılacaktır.
Bunu Cumhur İttifakı yapacaktır.
Bunu Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başaracaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi de sonuna kadar dayanak olacaktır.
Saç kesiti yapılan gemilerin yanı sıra, Türkiye’nin birinci yerli uçak gemisinin hizmete alınmasından duyduğum memnunluğu özellikle paylaşıyor; Sayın Cumhurbaşkanımızı, ilgili bakanlarımızı, bürokratlarımızı, yüklenici firmaları, inşa ve donatımda emeği geçen mühendis ve çalışanlarımızı gönülden kutluyor, ülkemize, milletimize ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığımıza güzel olmasını temenni ediyorum.
Elbette yapacağız, daima birlikte başaracağız.
Sonuna kadar, “Devlet Milletiyle, Her Şeyden Evvel Türkiye” diyeceğiz.